100 Maddede Coğrafya
04-05-2022
03:13
100 MADDEDE COĞRAFYA NOTLARI
1. İnsanların ve diğer canlıların ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortama doğal çevre denir.
2. Doğal ortam ile
beşerî ortamın birlikteliğinden oluşan en geniş yaşam alanına coğrafi ortam adı
verilir.
4. Coğrafya kavramı ilk kez, MO 3. yüzyılda Eratosthenes
(Eratostenes) tarafından kullanılmıştır.
5. Dağılış (Yayılma) İlkesi: Coğrafyayı diğer bilimlerden
ayıran temel ilkedir.
6. Güneş'e olan uzaklıklarına göre Güneş sistemindeki ilk
dört gezegen olan Merkür, Venüs, Dünya ve Mars iç gezegenler olarak
adlandırılır.
7. Mars ve asteroit kuşağının ötesinde yer alan gezegenler
ise dış gezegenler olarak adlandırılır. Gaz hâlinde olan Jüpiter, Satürn,
Uranüs ve Neptün'dür
8. Dünya'nın şekli, kutuplardan hafif basık, Ekvator'dan ise hafif şişkindir. Yerin kendine has bu şekline geoid (geoit ) denir.
9.
Ardışık meridyenler arasındaki mesafe, Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe
azalır.
10. Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızına çizgisel
hız denir. Küresel cisimlerin ekseni etrafında birim zamanda kat ettiği açıya
ise açısal hız denir. Çizgisel hız Dünya'nın şeklinden dolayı Ekvator'dan
kutuplara doğru gidildikçe azalırken açısal hız Dünya'nın her enleminde
eşittir, değişmez.
11.
Dünya, ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döner. 24 saat (bir gün) süren bu
harekete günlük hareket denir.
12. Kuzey Yarımküre'de geldikleri yönün sağına; Güney
Yarımküre'de ise soluna sapar. Bu sapma kuvvetine coriolis (koriyolis)
(merkezkaç) kuvveti denir.
13.
Dünya kendi ekseni etrafında atmosferle birlikte döndüğünden bu dönüş
hissedilmez.
14. Ekvator'dan kutuplara gidildikçe gurup ve tan süresi
uzamaktadır.
15. Yörüngesi elips şeklinde olduğundan Dünya'nın 1 Güneş'e
olan uzaklığı yıl boyunca değişmektedir. Dünya'nın Güneş'e en yakın olduğu
zaman 3 Ocak 1 Güneş'e en uzak olduğu zaman 4 Temmuz'dur.
16. Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığının değişmesi, Dünya'nın
yörüngesi üzerindeki hızının yıl içinde sürekli değişimine neden olur. Buna
bağlı olarak Eylül ekinoksu iki gün gecikmeli gerçekleşir.
17. Dünya'nın yıllık hareketi sonucu ortaya çıkan artık
zaman toplanarak şubat ayına eklenir. Bu yüzden şubat ayı 4 yılda bir 29 gün
sürer.
18. Güneş ışınlarının Kuzey Yarım Küre'ye dik açıyla geldiği
(21 Mart-23 Eylül arası) süre, Güney Yarım Küre'ye dik açıyla geldiği süreden
(23 Eylül- 21 Mart arası) daha uzundur.
19.
Eksen eğikliği sonucu oluşan 23° 27'lik açı, dönence ve kutup dairelerinin yerlerini
belirler.
20. Mevsimlerin oluşmasının temel nedeni, yörünge düzlemiyle
Ekvator düzlemi arasında 23° 27'lik bir açının olmasıdır.
21.
Yeryüzündeki herhangi bir yere Güneş ışınlarının geliş açısı değiştiği için o
yerde yıllık sıcaklık farkları meydana gelir. Buna bağlı olarak mevsimlik
basınç farkları ve muson rüzgârları oluşur.
22. Ekliptik düzlem ile Ekvator düzlemi arasında 23° 27' açı
farkı olduğu için matematik iklim kuşakları oluşmuştur.
23. 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks tarihleri, 21
Haziran ve 21 Aralık tarihlerine ise solstis tarihleri denir.
24. Ayni boylam üzerinde bulunan yerlerde yerel saat
aynıdır. Güneş'in aynı anda doğup batması durumu, sadece ekinoks tarihlerinde
gerçekleşir.
25. Ülkemizde de 21 Mart - 23 Eylül arasında gündüz süresi
12 saatten fazla olduğu için Güneş, diğer aylara göre daha erken doğar ve geç
batar.
26.
Aydınlanma çemberinin kutup noktaları ile kutup dairesi arasında yıl
boyunca hareket etmesi, gündüz ve gece sürelerinin herhangi bir noktada
(Ekvator çizgisi hariç) yıl boyunca değişmesine neden olur.
28. Ekvator ile dönenceler arasına alçak enlemler,
dönenceler ile kutup daireleri arasına orta enlemler ve kutup daireleri ile
kutup noktaları arasına yüksek enlemler denir."
27. Konum, mutlak (matematik) ve göreceli (özel) konum olmak
üzere iki şekilde ifade edilir.
28. Ekvator ile dönenceler arasına alçak enlemler,
dönenceler ile kutup daireleri arasına orta enlemler ve kutup daireleri ile
kutup noktaları arasına yüksek enlemler denir."
29. 180° doğu ve 180° batı meridyenini aynı meridyen
oluşturmaktadır. Bu meridyen tarih değiştirme çizgisi olarak belirlenmiştir.
30. Dünya üzerinde boylam değeri farklı olan noktalarin
yerel saati birbirinden farklıdır. Her bir derecelik boylam arasında 4 dakika
zaman farkı bulunur.
31. Soruda verilen iki nokta arasındaki boylam farkı
hesaplanırken başlangıç meridyenine göre aynı yönde olanlar birbirinden
çıkarılır. Farklı yönde olanlar ise toplanır.
32. Gölge yönü Güneş ışınlarının geldiği yönün tersine
düşer. Gölge yönleri, Dünya'nın günlük ve 1 yıllık hareketi ile eksen
eğikliğine bağlı olarak değişir.
33. Ekvator çizgisi üzerinde iki meridyen arasındaki uzaklık
111 km'dir. Kutup noktalarına gelindiğinde bu değer O metreye düşer.
34.
Türkiye, dönenceler dışında yer aldığından yatay düzleme dik duran cisimlerin
gölge boyları hiçbir zaman sıfır olmaz.
35. Ardışık iki meridyen arasındaki uzaklığın Ekvator'dan
kutuplara doğru gidildikçe azalmasına rağmen 4 dakikalık zaman farkı değişmez.
Bunun nedeni, Dünya üzerindeki çizgisel hızın Ekvator'dan kutuplara doğru
gidildikçe azalmasıdır.
36.
Yeryüzünün tamamının veya bir bölümünün kuş 1 bakışı görünüşünün, belirli bir
oranda küçültülerek 1 i bir düzlem üzerine aktarılmasıyla oluşan çizimlere
harita denir. Haritacılık bilimine kartografya denir.
37. Harita çizimlerinden ilk belirlenecek özellik haritanın yapılış amacıdır.
38. Silindirik Projeksiyon: Bu yöntemle çizilmiş haritalarda kâğıdın küreye temas ettiği Ekvator ve çevresinde hata oranı en az olur.
39. Konik Projeksiyon: Bu yöntemle çizilmiş haritalarda
kâğıdın küreye temas ettiği orta enlemlerde hata oranı en az olur.
40.
Düzlem projeksiyon: Bu yöntemle çizilen haritalarda kutuplarda ve buralara
yakın yerlerde bozulma az iken kutuplardan uzaklaştıkça bozulma artmaktadır.
41. Yerin küresel şekli ve yeryüzü şekilleri ile birlikte harita
çizimlerinde hatalar oluşur. Bunlara ek olarak haritalarda kullanılan ölçek de
hatalara sebep olur.
42. Ölçek değişse bile enlem ve boylam dereceleri yani
coğrafi koordinatlar, gerçek uzunluk ve alanlar, yükselti ve derinlik değerleri
değişmez.
43. Bütün haritalardan yararlanılarak Konum belirlenebilir, Yön tayini yapılabilir, Uzaklık ve
alan hesaplanabilir.
44.
Yükselti bulma, eğim hesaplama, profil çıkarma gibi işlemler ise yalnızca
fiziki haritalarla yapılabilir.
45. Kabartma yöntemi, yeryüzü şekillerini gerçeğe en uygun
yansıtan yöntemdir.
46.
İzohipslerin ne kadar aralıklarla geçirileceği, 1 haritanın ölçeğine göre
tespit edilir. Belirlenen bu aralığa eküidistans (eş aralık) denir.
47. Atmosfer kalınlığının farklı olmasında; Sıcaklık
ortalamasının Ekvator'da fazla, kutuplarda az olması, Çizgisel hızın Ekvator'da fazla, kutupiarda az olması, Yer
çekimi etkisinin Ekvator'da az, kutuplarda fazla olması şeklinde sıralanabilir.
48. Atmosferin en alt katı olan troposferde su buha- rinin
tamamına yakını yer alır bu nedenle hava olay
49. Ekvator ile kutuplar arasındaki sıcaklık farkı nedeniyle
troposferin üst sınırında, jet rüzgârları adı verilen ve saatteki hızı 500
km'ye varan güçlü hava akımları oluşur.
50. Denizler karalara oranla geç isinip geç soğuduIğundan
karasal iklimlerde en sıcak ay temmuz, en i soğuk ay ocak; denizel iklimlerde
en sıcak ay ağustos, en soğuk ay ise şubat'tır.
51. Gerçek Sıcaklık: Bir noktada ölçülen sıcaklık değeridir.
52. Indirgenmiş Sıcaklık: Bir noktanın gerçek sıcaklığı nin
deniz seviyesine indirgenmiş hâlidir. Indirgenmiş sıcaklıkta yükseltinin
sıcaklığa etkisi ortadan kaldırılmıştır.
53. Termik Ekvator, meridyenlerin en sıcak noktalarınin
birleştirilmesiyle elde edilir. Termik Ekvator'un Dünya'nın en sicak
yerlerinden geçtiği kabul edilir.
54. Izobar haritalarında görülen basınç farklılıklarının
temel nedeni yeryüzünün eşit isinmamasıdır. Yeryüzündeki iki nokta arasındaki
yatay basınç farkına basınç gradyanı ya da barometrik eğim denir.
55. Sürekli termik basınç merkezleri 0 ve 90. Enlem- 1
lerde, sürekli dinamik basınç merkezleri ise 30 ve 60. enlemlerde yer
almaktadır.
56. Sürekli rüzgarlar Alizeler, Batı rüzgarları ve Kutup
rüzgarlarıdır.
57. Sıcak Yerel Rüzgârlar: Hamsin, Sirokko, Leveche,
Samyeli, Kıble, Lodos ...
Soğuk Yerel Rüzgârlar: Mistral, Bora, Krivetz, Etezyen,
Karayel, Yıldız, Poyraz ...
58. Tropikal kuşakta, mayıs ve ekim arası dönemde okyanus
üzerinde hızla isinan havanın yukarı doğru yükselmesiyle tropikal siklonlar
oluşur. Bu rüzgârlara, Orta Amerika'da hurricane, Kuzey Amerika'nın güneyinde
tornado, Asya'nın doğusunda tayfun, Avustralya'da ise willy willy adı verilir.
59.
Hâkim rüzgâr yönüne bakılarak yeryüzü şekilleri- i nin uzanış yönü, yeryüzü
şekillerinin uzanış yönüne bakılarak ise hâkim rüzgâr yönü belirlenebilir.
60. Mutlak Nem: Sıcaklık ve su kütlesi ile doğru
orantılıdır.
Maksimum
Nem: Sıcaklık ile doğru orantıldır. Bağil Nem: Sıcaklıkla ters orantıldır.
61. Yükselim (konveksiyonel) yağışları Ekvator çev- iresinde
yıl boyunca oluşur. Ayrıca orta kuşak karalarin iç kesimlerinde ilkbahar ve yaz
mevsiminde i görülür.
62. Yamaç yağışları daha çok Güneydoğu Asya'da Himalaya
Dağları'nın Hint Okyanusu'na bakan güney yamaçlarında, Kuzey Amerika'da Kayalık
Dağları'nın Büyük Okyanus'a bakan batı yamaçlarında görülür.
63.
60° enlemleri (İsveç, Norveç, Kanada, Sibirya böl 1 gesi) yıl boyunca kutup
rüzgârları ile batı rüzgârları- inin karşılaşma alanıdır. Bu alanlarda oluşan
cephe etkisiyle yıl boyu cephe yağışları oluşur.
64.
Sıcak, iliman ve soğuk olmak üzere üç gruba ayrılan iklimlerin
sınıflandırılmasında, sıcaklık koşulları, yağış miktarı ve rejimi gibi ölçütler
kullanılır.
65.
İklim bölgeleri içerisinde çeşitli nedenlerden dolayı belirgin farklılıklar
gösterebilen küçük alanlara mik- roklima iklim bölgesi denir. Iğdır'da pamuk,
Artvin'de zeytin yetişmesi örnektir.)
66. lliman karasal iklim bir geçiş iklimi özelliği gösterir
(Savan ikliminden çöl iklimine, çöl ikliminden Akdeniz iklimine, Akdeniz
ikliminden karasal iklime geçiş gibi).
67.
Sert Karasal iklimin doğal bitki örtüsü tayga (boreal) adı verilen iğne
yapraklı ormanlardı
68. Yillik 250 mm'nin altında yağış alan yerler genel olarak
çöl olarak adlandırılır. Sahra, Karakum, Gobi, Namib, Victoria (Viktorya) gibi
Yillik ortalama yağış miktarları dikkate alındığında Grönland, Kuzey Kutup
çevreleri, Antarktika, Patagonya gibi soğuk bölgeler de çöl olarak
adlandırılmaktadır.
69. Yağış rejimi düzenli olan iki makroiklim Ekvatoral I ve
lliman Okyanusal iklimdir.
70. Teak ve bambu gibi türlerin yaygın olduğu muson
ormanlarındaki ağaçlar, kış kuraklığı nedeniyle yapraklarını döker.
71. Türkiye'de genel hatlarıyla Karadeniz ve Akdeniz
iklimleri ile karasal iklim etkilidir.
72. Dünya çekirdek, manto ve kabuk olmak üzere iç içe üç
katmandan oluşmaktadır.
73.
Yer kabuğu birbirinden farklı özelliklere sahip iki katmandan oluşur. Üst
katmanda silisyum ve alümin- yum yoğun olduğundan bu katmana sial ya da grani-
i tik kabuk denir. Silisyum ve magnezyumun yoğun olduğu alt katman sima ya da
bazaltik kabuk olarak I adlandırılmaktadır.
74. Konveksiyonel akımlardan dolayı yer kabuğu da hareket etmektedir.
Yer kabuğunun hareketi yaklaşma, uzaklaşma ve yan yana yer değiştirme
şeklindedir.
75. Levhaların bir yerde ayrılması, başka bir yerde i
birbirleriyle çarpışmasına neden olur. Örneğin Afrika ve Güney Amerika gibi...
76. Kayaçların fiziksel ufalanması sonucu kil, mil, kum ve
çakıl gibi taneli materyaller ortaya çıkar ve doğal çimento ile başlıca
örnekler kil taşı, kum taşı ve çakıl taşıdır (konglomera).
77. Kayaçların içerisindeki bazı mineraller, suda çözünerek
çeşitli alanlarda suyun buharlaşmasıyla çökelir. Bu minerallerin üst üste
birikip sertleşmesiyle kimyasal tortul kayaçlar oluşur. başlıca örnekler kalker
(kireç taşı), jips (alçı taşı), kaya tuzu ve travertendir.
78 Bitki ve hayvan kalıntılarının belli alanlarda birikip
sertleşmesiyle de organik tortul kayaçlar oluşur. Bu kayaçlara verilebilecek
başlıca örnekler kömür (ant- rasit, taş kömürü, linyit ve turba), mercan
kalkeri ve tebeşirdir.
79.Jeolojik zaman cetvelindeki dönemlerin ayrılmasında genel
olarak yeryüzü şekillerinin oluşumu ve değişimi, iklim değişiklikleri ve bazı
canlı türlerinin ortaya çıkması veya yok olması gibi olaylar esas alınmıştır.
80. Ülkemiz oluşumu daha çok yakın zamanda (III. I ve IV.)
tamamlamış genç oluşumlu bir ülkedir.
81 Buzul oluşumu, volkanik olaylar sonucu çıkan ve dış
kuvvetlerin taşıdığı materyallerin belirli yerlerde birikmesi, karanın
ağırlaşarak çökmesine neden olmaktadır. Transgresyon olarak adlandırılan bu
olay sonucu kıyıdaki alçak yerler deniz altında kalmaktadır.
82. Kırılma sonucunda yükselen kısımlara horst, çöken
kısımlara graben denir.
83. Kıvrılan tabakaların yükselen kısımlarına antiklinal,
çanaklaşan kısımlarına senklinal denir.
84.
Derinlik volkanizması sonucu, batolit, lakolit, sill ve dayk adı verilen
şekiller oluşur. Yüzey volkaniz- Iması sonucu kaldera, krater, maar ve volkan
konileri oluşur.
85. Dünyadaki volkanların yaklaşık %75'i Pasifik Levhası'nın
çevresinde yer aldığından bu alana Ateş Çemberi adı verilir.
86.
Yeryüzündeki aşındırmayı yapan dış kuvvetler i şunlardır, 1. Rüzgarlar 2. Sular
a. Akarsular b. Yeraltı Suları c. Dalga ve Akıntılar 3. Buzullar
87. Deltaların oluşabilmesi için akarsular kıyıya yeterli
miktarda malzeme taşımalı ve kıyıda kita sahanlığı geniş olmalıdır. Buna
karşılık kıyıda güçlü akıntıların olmaması gerekir.
88.
Gerçek kiyi uzunluğu ile kuş uçumu kiyi uzunluğu arasındaki farkın en fazla
olduğu kıyı tipleri fiyort ve I enine kıyı tipidir.
89. Sıcak, iliman ve soğuk olmak üzere üç gruba ayrılan
iklimlerin sınıflandırılmasında, sıcaklık koşulları, yağış miktarı ve rejimi
gibi ölçütler kullanılır.
90. Başta bitkiler olmak üzere canlı atıklarının topra1ğa
karışması ve toprakta ayrışması sonucu humus adı verilen bir örtü oluşur. Humus
bakımından zengin topraklar, tarım açısından oldukça elverişlidir. 192.
Yeryüzünde farklı özelliklere sahip birçok türden oluşan bitki toplulukları;
ağaç, çalı, ot ve çöl formas- Iyonu (topluluğu) olmak üzere dörde ayrılır.
91. Toprağın oluşumunu etkileyen çeşitli faktörler vardır.
Bunlar; iklim, anakaya, yeryüzü şekilleri, biyotik faktörler ve zamandır.
92. Yeryüzünde farklı özelliklere sahip birçok türden oluşan bitki toplulukları; ağaç, çalı, ot ve çöl formasyonu (topluluğu ) olmak üzere dörde ayrılır.
93. De Facto: İnsanların sayım gününde bulundukları yerin
nüfusuna eklenmesine dayalı olarak gerçekleşen yöntemdir.
De Jure: Nüfus sayımının sürekli ikamet adresinin esas
alınmasına dayalı olarak gerçekleşen yöntemdir.
94. Nüfus sayımları; nüfusun cinsiyet yapısı, ortalama yaşam
süresi, yaş grubu, doğum-ölüm, okur-yazar oranı; nüfus artış hızı, çalışan
nüfusun sektörel dağılımı, kir ve şehir nüfusunun dağılışı gibi özellikler
hakkında da bilgi verir.
95. Ülkemizde düzenli ve planlı nüfus sayımları Cumhuriyet
ile başlamıştır. Türkiye'de ilk düzenli nüfus sayımı 28 Ekim 1927 tarihinde
gerçekleşti.
96. İki su kütlesini birleştiren doğal su yollarına boğaz,
iki su kütlesini birleştirmek için insanlar tara- fından açılan su yollarına
ise kanal adı verilir. Önemli bazı kanallar: Panama, Süveyş, Korint, | Önemli
bazı boğazlar: Cebelitarık, Malakka, Babüli mendep, Hürmüz, Bering, Istanbul,
Çanakkale
97. Hürmüz Boğazı, Orta Doğu petrollerinin dünyaya açılan
kapısı konumundadır.
98. Cebelitarık Boğazı bağlar ve Fas ile İspanya arasında
yer alır. Süveyş kanalı açıldıktan sonra Batı Avrupa ülkeleri, Hint Okya-
nusu'na geçmek için bu yolu kullanmaya başlamışlardır.
99. Bering Boğazı, Asya ile Amerika kıtaları arasında yer
alır. Büyük Okyanus'u Kuzey Buz Denizi'ne bağlar. bu boğaz, işlek deniz
yollarından değildir.
100.
Babül Mendep Boğazı Yemen ile Cibuti arasında yer alır. Kızıldeniz'i Hint
Okyanusu'na bağladığı için stratejik öneme sahiptir.
9. Ardışık meridyenler arasındaki mesafe, Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe azalır.
10. Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızına çizgisel hız denir. Küresel cisimlerin ekseni etrafında birim zamanda kat ettiği açıya ise açısal hız denir. Çizgisel hız Dünya'nın şeklinden dolayı Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe azalırken açısal hız Dünya'nın her enleminde eşittir, değişmez.13. Dünya kendi ekseni etrafında atmosferle birlikte döndüğünden bu dönüş hissedilmez.
14. Ekvator'dan kutuplara gidildikçe gurup ve tan süresi uzamaktadır.36. Yeryüzünün tamamının veya bir bölümünün kuş 1 bakışı görünüşünün, belirli bir oranda küçültülerek 1 i bir düzlem üzerine aktarılmasıyla oluşan çizimlere harita denir. Haritacılık bilimine kartografya denir.
37. Harita çizimlerinden ilk belirlenecek özellik haritanın yapılış amacıdır.41. Yerin küresel şekli ve yeryüzü şekilleri ile birlikte harita çizimlerinde hatalar oluşur. Bunlara ek olarak haritalarda kullanılan ölçek de hatalara sebep olur.
42. Ölçek değişse bile enlem ve boylam dereceleri yani coğrafi koordinatlar, gerçek uzunluk ve alanlar, yükselti ve derinlik değerleri değişmez.
43. Bütün haritalardan yararlanılarak Konum belirlenebilir, Yön tayini yapılabilir, Uzaklık ve alan hesaplanabilir.
44. Yükselti bulma, eğim hesaplama, profil çıkarma gibi işlemler ise yalnızca fiziki haritalarla yapılabilir.
45. Kabartma yöntemi, yeryüzü şekillerini gerçeğe en uygun yansıtan yöntemdir.
46. İzohipslerin ne kadar aralıklarla geçirileceği, 1 haritanın ölçeğine göre tespit edilir. Belirlenen bu aralığa eküidistans (eş aralık) denir.
47. Atmosfer kalınlığının farklı olmasında; Sıcaklık ortalamasının Ekvator'da fazla, kutuplarda az olması, Çizgisel hızın Ekvator'da fazla, kutupiarda az olması, Yer çekimi etkisinin Ekvator'da az, kutuplarda fazla olması şeklinde sıralanabilir.
48. Atmosferin en alt katı olan troposferde su buha- rinin tamamına yakını yer alır bu nedenle hava olay
49. Ekvator ile kutuplar arasındaki sıcaklık farkı nedeniyle troposferin üst sınırında, jet rüzgârları adı verilen ve saatteki hızı 500 km'ye varan güçlü hava akımları oluşur.
50. Denizler karalara oranla geç isinip geç soğuduIğundan karasal iklimlerde en sıcak ay temmuz, en i soğuk ay ocak; denizel iklimlerde en sıcak ay ağustos, en soğuk ay ise şubat'tır.
51. Gerçek Sıcaklık: Bir noktada ölçülen sıcaklık değeridir.
52. Indirgenmiş Sıcaklık: Bir noktanın gerçek sıcaklığı nin deniz seviyesine indirgenmiş hâlidir. Indirgenmiş sıcaklıkta yükseltinin sıcaklığa etkisi ortadan kaldırılmıştır.
53. Termik Ekvator, meridyenlerin en sıcak noktalarınin birleştirilmesiyle elde edilir. Termik Ekvator'un Dünya'nın en sicak yerlerinden geçtiği kabul edilir.
54. Izobar haritalarında görülen basınç farklılıklarının temel nedeni yeryüzünün eşit isinmamasıdır. Yeryüzündeki iki nokta arasındaki yatay basınç farkına basınç gradyanı ya da barometrik eğim denir.
55. Sürekli termik basınç merkezleri 0 ve 90. Enlem- 1 lerde, sürekli dinamik basınç merkezleri ise 30 ve 60. enlemlerde yer almaktadır.
56. Sürekli rüzgarlar Alizeler, Batı rüzgarları ve Kutup rüzgarlarıdır.
57. Sıcak Yerel Rüzgârlar: Hamsin, Sirokko, Leveche, Samyeli, Kıble, Lodos ...
Soğuk Yerel Rüzgârlar: Mistral, Bora, Krivetz, Etezyen, Karayel, Yıldız, Poyraz ...
58. Tropikal kuşakta, mayıs ve ekim arası dönemde okyanus üzerinde hızla isinan havanın yukarı doğru yükselmesiyle tropikal siklonlar oluşur. Bu rüzgârlara, Orta Amerika'da hurricane, Kuzey Amerika'nın güneyinde tornado, Asya'nın doğusunda tayfun, Avustralya'da ise willy willy adı verilir.
59. Hâkim rüzgâr yönüne bakılarak yeryüzü şekilleri- i nin uzanış yönü, yeryüzü şekillerinin uzanış yönüne bakılarak ise hâkim rüzgâr yönü belirlenebilir.
60. Mutlak Nem: Sıcaklık ve su kütlesi ile doğru orantılıdır.
Maksimum Nem: Sıcaklık ile doğru orantıldır. Bağil Nem: Sıcaklıkla ters orantıldır.
61. Yükselim (konveksiyonel) yağışları Ekvator çev- iresinde yıl boyunca oluşur. Ayrıca orta kuşak karalarin iç kesimlerinde ilkbahar ve yaz mevsiminde i görülür.
62. Yamaç yağışları daha çok Güneydoğu Asya'da Himalaya Dağları'nın Hint Okyanusu'na bakan güney yamaçlarında, Kuzey Amerika'da Kayalık Dağları'nın Büyük Okyanus'a bakan batı yamaçlarında görülür.
63. 60° enlemleri (İsveç, Norveç, Kanada, Sibirya böl 1 gesi) yıl boyunca kutup rüzgârları ile batı rüzgârları- inin karşılaşma alanıdır. Bu alanlarda oluşan cephe etkisiyle yıl boyu cephe yağışları oluşur.
64. Sıcak, iliman ve soğuk olmak üzere üç gruba ayrılan iklimlerin sınıflandırılmasında, sıcaklık koşulları, yağış miktarı ve rejimi gibi ölçütler kullanılır.
65. İklim bölgeleri içerisinde çeşitli nedenlerden dolayı belirgin farklılıklar gösterebilen küçük alanlara mik- roklima iklim bölgesi denir. Iğdır'da pamuk, Artvin'de zeytin yetişmesi örnektir.)
66. lliman karasal iklim bir geçiş iklimi özelliği gösterir (Savan ikliminden çöl iklimine, çöl ikliminden Akdeniz iklimine, Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş gibi).
67. Sert Karasal iklimin doğal bitki örtüsü tayga (boreal) adı verilen iğne yapraklı ormanlardı
68. Yillik 250 mm'nin altında yağış alan yerler genel olarak çöl olarak adlandırılır. Sahra, Karakum, Gobi, Namib, Victoria (Viktorya) gibi Yillik ortalama yağış miktarları dikkate alındığında Grönland, Kuzey Kutup çevreleri, Antarktika, Patagonya gibi soğuk bölgeler de çöl olarak adlandırılmaktadır.
69. Yağış rejimi düzenli olan iki makroiklim Ekvatoral I ve lliman Okyanusal iklimdir.
70. Teak ve bambu gibi türlerin yaygın olduğu muson ormanlarındaki ağaçlar, kış kuraklığı nedeniyle yapraklarını döker.
71. Türkiye'de genel hatlarıyla Karadeniz ve Akdeniz iklimleri ile karasal iklim etkilidir.
72. Dünya çekirdek, manto ve kabuk olmak üzere iç içe üç katmandan oluşmaktadır.
73. Yer kabuğu birbirinden farklı özelliklere sahip iki katmandan oluşur. Üst katmanda silisyum ve alümin- yum yoğun olduğundan bu katmana sial ya da grani- i tik kabuk denir. Silisyum ve magnezyumun yoğun olduğu alt katman sima ya da bazaltik kabuk olarak I adlandırılmaktadır.
74. Konveksiyonel akımlardan dolayı yer kabuğu da hareket etmektedir. Yer kabuğunun hareketi yaklaşma, uzaklaşma ve yan yana yer değiştirme şeklindedir.
75. Levhaların bir yerde ayrılması, başka bir yerde i birbirleriyle çarpışmasına neden olur. Örneğin Afrika ve Güney Amerika gibi...
76. Kayaçların fiziksel ufalanması sonucu kil, mil, kum ve çakıl gibi taneli materyaller ortaya çıkar ve doğal çimento ile başlıca örnekler kil taşı, kum taşı ve çakıl taşıdır (konglomera).
77. Kayaçların içerisindeki bazı mineraller, suda çözünerek çeşitli alanlarda suyun buharlaşmasıyla çökelir. Bu minerallerin üst üste birikip sertleşmesiyle kimyasal tortul kayaçlar oluşur. başlıca örnekler kalker (kireç taşı), jips (alçı taşı), kaya tuzu ve travertendir.
78 Bitki ve hayvan kalıntılarının belli alanlarda birikip sertleşmesiyle de organik tortul kayaçlar oluşur. Bu kayaçlara verilebilecek başlıca örnekler kömür (ant- rasit, taş kömürü, linyit ve turba), mercan kalkeri ve tebeşirdir.
79.Jeolojik zaman cetvelindeki dönemlerin ayrılmasında genel olarak yeryüzü şekillerinin oluşumu ve değişimi, iklim değişiklikleri ve bazı canlı türlerinin ortaya çıkması veya yok olması gibi olaylar esas alınmıştır.
80. Ülkemiz oluşumu daha çok yakın zamanda (III. I ve IV.) tamamlamış genç oluşumlu bir ülkedir.
81 Buzul oluşumu, volkanik olaylar sonucu çıkan ve dış kuvvetlerin taşıdığı materyallerin belirli yerlerde birikmesi, karanın ağırlaşarak çökmesine neden olmaktadır. Transgresyon olarak adlandırılan bu olay sonucu kıyıdaki alçak yerler deniz altında kalmaktadır.
82. Kırılma sonucunda yükselen kısımlara horst, çöken kısımlara graben denir.
83. Kıvrılan tabakaların yükselen kısımlarına antiklinal, çanaklaşan kısımlarına senklinal denir.
84. Derinlik volkanizması sonucu, batolit, lakolit, sill ve dayk adı verilen şekiller oluşur. Yüzey volkaniz- Iması sonucu kaldera, krater, maar ve volkan konileri oluşur.
85. Dünyadaki volkanların yaklaşık %75'i Pasifik Levhası'nın çevresinde yer aldığından bu alana Ateş Çemberi adı verilir.
86. Yeryüzündeki aşındırmayı yapan dış kuvvetler i şunlardır, 1. Rüzgarlar 2. Sular a. Akarsular b. Yeraltı Suları c. Dalga ve Akıntılar 3. Buzullar
87. Deltaların oluşabilmesi için akarsular kıyıya yeterli miktarda malzeme taşımalı ve kıyıda kita sahanlığı geniş olmalıdır. Buna karşılık kıyıda güçlü akıntıların olmaması gerekir.
88. Gerçek kiyi uzunluğu ile kuş uçumu kiyi uzunluğu arasındaki farkın en fazla olduğu kıyı tipleri fiyort ve I enine kıyı tipidir.
89. Sıcak, iliman ve soğuk olmak üzere üç gruba ayrılan iklimlerin sınıflandırılmasında, sıcaklık koşulları, yağış miktarı ve rejimi gibi ölçütler kullanılır.
90. Başta bitkiler olmak üzere canlı atıklarının topra1ğa karışması ve toprakta ayrışması sonucu humus adı verilen bir örtü oluşur. Humus bakımından zengin topraklar, tarım açısından oldukça elverişlidir. 192. Yeryüzünde farklı özelliklere sahip birçok türden oluşan bitki toplulukları; ağaç, çalı, ot ve çöl formas- Iyonu (topluluğu) olmak üzere dörde ayrılır.
91. Toprağın oluşumunu etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar; iklim, anakaya, yeryüzü şekilleri, biyotik faktörler ve zamandır.
92. Yeryüzünde farklı özelliklere sahip birçok türden oluşan bitki toplulukları; ağaç, çalı, ot ve çöl formasyonu (topluluğu ) olmak üzere dörde ayrılır.
93. De Facto: İnsanların sayım gününde bulundukları yerin nüfusuna eklenmesine dayalı olarak gerçekleşen yöntemdir.
De Jure: Nüfus sayımının sürekli ikamet adresinin esas alınmasına dayalı olarak gerçekleşen yöntemdir.
94. Nüfus sayımları; nüfusun cinsiyet yapısı, ortalama yaşam süresi, yaş grubu, doğum-ölüm, okur-yazar oranı; nüfus artış hızı, çalışan nüfusun sektörel dağılımı, kir ve şehir nüfusunun dağılışı gibi özellikler hakkında da bilgi verir.
95. Ülkemizde düzenli ve planlı nüfus sayımları Cumhuriyet ile başlamıştır. Türkiye'de ilk düzenli nüfus sayımı 28 Ekim 1927 tarihinde gerçekleşti.
96. İki su kütlesini birleştiren doğal su yollarına boğaz, iki su kütlesini birleştirmek için insanlar tara- fından açılan su yollarına ise kanal adı verilir. Önemli bazı kanallar: Panama, Süveyş, Korint, | Önemli bazı boğazlar: Cebelitarık, Malakka, Babüli mendep, Hürmüz, Bering, Istanbul, Çanakkale
97. Hürmüz Boğazı, Orta Doğu petrollerinin dünyaya açılan kapısı konumundadır.
98. Cebelitarık Boğazı bağlar ve Fas ile İspanya arasında yer alır. Süveyş kanalı açıldıktan sonra Batı Avrupa ülkeleri, Hint Okya- nusu'na geçmek için bu yolu kullanmaya başlamışlardır.
99. Bering Boğazı, Asya ile Amerika kıtaları arasında yer alır. Büyük Okyanus'u Kuzey Buz Denizi'ne bağlar. bu boğaz, işlek deniz yollarından değildir.
100. Babül Mendep Boğazı Yemen ile Cibuti arasında yer alır. Kızıldeniz'i Hint Okyanusu'na bağladığı için stratejik öneme sahiptir.
3. Bilim ve teknolojik imkânların gelişmesiyle doğal çevrenin insan üzerindeki etkisi azalmış, artık insanlar büyük bir hızla doğal çevreyi değiştirmeye başlamıştır.